Arap Baharının etkisiyle birçok ülkede çeşitli olaylar gerçekleşmiş ve özellikle Suriye’de iç savaşın başlaması milyonlarca göçmenin Batı Avrupa’ya yönelik göç hareketini artırmış ve bu durum, Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde ciddi bir tehdit algısının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Uluslararası göçün artmasıyla birlikte AB ülkelerinde liderlerin popülist söylemleri, göç olgusunu güvenlik ekseninde değerlendirmeye yöneltmiş ve bu durum, göçmenlerin bir tehdit olarak algılanmasını pekiştirmiştir. Özellikle 2021 yılında ABD’nin Afganistan’dan çekilmesiyle Afganların AB’ye yönelik göçü, kamuoyunda dikkat çeken bir mesele haline gelmiş ve bu bağlamda popülist söylemler daha da ön plana çıkmıştır. AB’nin göç politikaları, temel normlarından sapma eğilimi gösterirken, üye ülkeler kendi göç politikaları ve söylemleri doğrultusunda göç ve göçmen algısını şekillendirmeye başlamıştır. Fransa, bu süreçte AB içerisinde göç konusunda en temkinli ülkelerden biri olarak öne çıkmakta; Arap Baharı’nın etkilediği bölgelerden gelen göç akınlarını durdurma çabasında, mevcut göçmen nüfusunu artırmamak için Frontex gibi AB kurumlarının güçlendirilmesini desteklemektedir. Göçe ve göçmenliğe dair popülist söylemin en çok siyasete yansıdığı ülke olarak Fransa’da, aşırı sağcı Ulusal Cephe (FN) ve benzeri hareketler siyasi güç kazanmaktadır. Bu çalışmada, Fransa örneği üzerinden AB liderlerinin aşırı sağcı ve popülist söylemlerinin göç akınlarını nasıl bir tehdit unsuru olarak güvenlikleştirdiği incelenmektedir. Ayrıca, göç karşıtlığının aşırı sağ hareketlerin seçmen nezdinde daha ılımlı ve tercih edilebilir bir seçenek olarak görünmesine katkı sağlayıp sağlamadığı, FN’in aşırı sağdan merkeze doğru kayışı ve popülist söylemin bu süreçteki etkisi araştırmanın temel odak noktasıdır.
Abstract
The Arab Spring initiated a series of significant events in a variety of countries, most notably the onset of civil war in Syria. This, in turn, led to a substantial increase in migration movements toward Western Europe. The European Union (EU) countries have developed a substantial threat perception as a result of this migration surge. The perception of migrants as a threat was further reinforced as EU leaders increasingly framed the issue of migration through a security prism, as international migration began to intensify. The United States' withdrawal from Afghanistan and the concurrent migration of Afghans to the EU became a prominent issue in public discourse, further amplifying populist rhetoric, particularly in 2021. The perception of migration and migrants has been influenced by the policies and discourse of individual member states, resulting in a growing divergence between the EU's migration policies and its foundational norms. France is one of the EU countries that is most averse to migration in this context. France has advocated for the fortification of EU institutions such as Frontex to prevent an increase in the existing migrant population and has attempted to reduce the influx of migrants from regions affected by the Arab Spring. France is the EU country in which politicians most visibly reflect populist rhetoric on migration, which has contributed to the rise of far-right movements such as the National Front (FN). This investigation investigates the extent to which the perception of migration as a threat has been influenced by the securitization of migration by EU leaders in France, as evidenced by far-right and populist rhetoric. Furthermore, it focuses on the FN's transition from the far-right to the political center and the role of populist rhetoric in this process, examining whether anti-immigration sentiment has rendered far-right movements more moderate and electable in the eyes of voters.
Künye
Gedik, A. (2024). Avrupa Birliği’nde Göç ve Popülizm: Fransa ve Ulusal Cephe (Front National). Türkiye Siyaset Bilimi Dergisi, 7(2), 111-123. https://doi.org/10.59886/tsbder.1526484
